Bilindiği üzere evlenme şekle bağlı hukuki bir işlem olup şekil şartları Medeni Kanun’un 142. Maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Anılan madde hükmü uyarınca, evlenecek olan kişiler, evlendirme memuru ve iki tanık huzurunda olumlu sözlü cevaplarını verdiği anda evlilik birliği kurulacaktır.
Evlilik birliğinin kurulmasının miras hukuku, mal rejimi, aile hukuku olmak üzere birçok alanda hukuki neticeleri bulunmaktadır. Bu makalemizde evlilik birliğinin kurulmasının kadının soyadı üzerindeki etkisi ve evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesi davası incelenecektir.
Evlendikten Sonra Kadının Soyadı
Türk Medeni Kanunu’nun “Kadının Soyadı” başlıklı 187. Maddesi “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.” hükmünü amirdir.
Madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere kadın, evlendirme memuruna veya sonradan nüfus dairesine herhangi bir başvuruda bulunmazsa erkeğin soyadını alacak; eş deyişle soyadı değişecektir. Kadının, evlendirme memuruna ya da evlilik gerçekleştikten sonra nüfus dairesine yapılacak olan başvuru neticesinde kocasının soyadı önünde önceki soyadını kullanabilecektir. Evlilikten önce halihazırda iki soyadı kullanan kadın, bu doğrultuda yalnızca bir soyadı seçerek iki soyadı kullanabilecektir.
KADININ YALNIZCA BEKÂRLIK SOYADINI KULLANMASI
Medeni Kanunumuzun, kadının soyadına ilişkin düzenlenmesinde açıkça görüldüğü üzere kadının soyadını tek başına kullanması mümkün görülmemektedir. İzah ettiğimiz üzere burada yasa koyucu kadına iki seçimlik hak tanımıştır: kocanın soyadının kullanılması ya da başvuru neticesinde kocanın soyadının önünde bekârlık soyadının kullanılması.
Bu durum uzun zamandan beri gerek toplumsal gerekse hukuki tartışmaların konusu olmuştur. Yargıtay, AYM ve AİHM tarafından Anayasamız ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar çerçevesinde bu hususta pek çok karar verilmiştir.
Yargıtay uzun süre boyunca kadının bekârlık soyadını tek başına kullanmasına ilişkin başvuruları reddetmiştir. Buna karşın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.09.2015 tarihli 2014/2-889 E. 2015/2011 K. Sayılı Kararı ile kadının bekârlık soyadını tek başına kullanabileceğine dair karar vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.09.2015 T. 2014/2-889 E. 2015/2011 K.
“Hukuk Genel Kurulunca, kızlık soyisminin kullanılmasının aile birliğinin sağlanmasında olumsuz etkisi olacağı savunmasına karşı, aile birliğinin sağlanmasında ortak bir soyadın kullanılmasının etkisinin bulunmadığı kabul edilmiş, ortak soyadın bu konuya geleneksel yaklaşım dışında bir katkısının bulunmadığı ortak bir aile ismi ile aile birliğinin yansıtılmaması halinde, evli çiftlerin ve/veya üçüncü tarafların somut ya da önemli bir sorun ile karşılaşmayacağı, nüfus hizmetlerinin yürütülmesinde çıkabilecek bir takım aksaklıların da teknik düzenlemeler ile aşılabileceği kabul edilmiştir . Ayrıca Hukuk Genel Kurulunca, evli kadınların aile birliği adına kocalarının soyadını taşımak zorunda bırakılmalarının -önüne kendi kızlık soyadlarını ekleyebilseler de- nesnel ve makul bir nedeni olmadığını kabul edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu, geleneksel kocanın soyadına dayalı aile ismi sisteminden, evli çiftlerin kendi soyadlarını kullanabilmelerine izin veren başka bir sisteme geçişin doğum, evlilik ve ölüm kayıtlarının tutulması konusunda yaratacağı sorunların önemini göz ardı etmemiştir. Ancak bireylerin seçtikleri isme göre, saygınlık ve itibarla yaşamalarını sağlamak için toplumdan bir miktar sıkıntı çekmesini beklemek de makul olacaktır (Mutatis mutandis, Christine Goodwin/lngiltere [GC], sayı 28957/95, § 91, AİHM 2002-VI).
Bu nedenle yukarıda belirtilen ve ülkemizin de taraf olduğu uluslararası metinlerde aralarında soyadı seçiminin de bulunduğu birçok konuda cinsiyete dayalı ayrımcılığı yok etme yükümlülüğü dikkate alındığında aile birliğini ortak bir aile ismi aracılığıyla yansıtma amacı, cinsiyete dayalı farklı muamele için yeterli bir gerekçe oluşturmamaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu farklı muamele 8. maddeyle beraber düşünüldüğünde 14. maddeye aykırı olduğu açıktır.
Görüşmeler sırasında tartışılan bir diğer mesele de şu olmuştur: Anayasa Mahkemesi önüne iptal istem ile götürülen ancak iptal edilmeyen TMK 187 maddesinin yürürlükte olduğu dikkate alındığında, yürürlükte olan bir maddenin Anayasa’nın 17, AİHS’nin 8 ve 14. maddeleri karşısında uygulanmasının gerekip gerekmediği tartışma konusu olmuş, yapılan görüşme sonunda şu sonuca varılmıştır. Anayasa’nın 90. maddesine göre usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarda yer alan düzenlemelerin kanun hükmünde olduğu belirtilerek, 7/5/2004 tarihinde yapılan değişiklikle fıkraya eklenen son cümle ile, hukukumuzda kanunlar ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar arasında bir çeşit hiyerarşi ihdas edilmiş ve aralarında uyuşmazlık bulunması halinde antlaşmalara öncelik tanınacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme uyarınca, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir antlaşma ile bir kanun hükmünün çatışması halinde, uluslararası antlaşma hükmünün öncelikle uygulanması gerekir. Bu durumda başta yargı mercileri olmak üzere, birbiriyle çatışan temel hak ve özürlüklere ilişkin bir uluslararası antlaşma hükmü ile bir kanun hükmünü önlerindeki olaya uygulamak durumunda olan uygulayıcıların, kanunu gözardı ederek uluslararası antlaşmayı uygulama yükümlülükleri vardır.
Belirtilen düzenleme uyarınca, uluslararası insan hakları hukukunun temel belgelerinden olan ve Türkiye’nin usulüne uygun olarak onaylayıp taraf olduğu Sözleşme iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetini haizdir. Sözleşme’nin 8. maddesi özel hayata ve aile hayatına saygıyı ifade ederken, 14. maddesi cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. AİHM’in, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan “özel hayatın ve aile hayatının korunması” ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır (Ünal Tekeli/Türkiye, B. No: 29865/96, 16/11/2004; Leventoğlu Abdulkadiroğlu/Türkiye, B. No: 7971/07, 28/5/2013;Tuncer Güneş/Türkiye, B. No: 26268/08, 3/10/2013; Tanbay Tüten/Türkiye, B. No:38249/09, 10/12/2013).
(…)
Sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. Kızlık soyisminin kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum AİHS’nin 14. maddesine aykırılık teşkil edecektir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararında görüleceği üzere Yargıtay tarafından Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa Mahkemesi Kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına birçok atıfta bulunulmuş; kadının bekârlık soyadının tek başına kullanılmasına izin verilmemesinin “eşitlik ilkesine” aykırı olacağı açıkça ortaya konulmuştur.
O kadar ki, Yargıtay bekârlık soyadını kullanmak isteyen kadının haklı bir sebep dahi ileri sürmesine gerek olmadığını aksi durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık teşkil edeceğini hüküm altına almıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı
Anayasa Mahkemesi 22.02.2023 tarihli 2022/155 E. 2023/38 K. Sayılı kararı ile Kadının Soyadı başlıklı Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesinin 1. ve 2. cümlesinin iptaline karar vermiş; kararın Resmî Gazete ’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anılan karar Resmî Gazete’nde 28.04.2023 tarihinde yayımlanmıştır.
Evlenen Kadının Önceki Soyadını Kullanmasına İzin Verilmesi Davası
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi tarafından Medeni Kanunu’nun 187. Maddesinin iptaline karar verilmişse de anılan madde hala yürürlüktedir.
Hal böyle iken, evlenmeden önceki soyadını kullanmak isteyen kadın bu hususta dava ikame etmelidir. Evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesi davası olarak bilinen bu davada görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise davacı kadının ikametgâh yeri mahkemesidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun açıkça ortaya koyduğu üzere bekârlık soyadını kullanmak isteyen kadının bu talebine ilişkin haklı bir gerekçe bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Öyle ki, kadın bu talebini istediği zaman ileri sürebilecek olup evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesi davası herhangi bir hak düşürücü süreye ya da zamanaşımına tabi değildir.