Hukukumuzda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kadına karşı şiddetle mücadele açısından oldukça önemlidir. Bu kanunun amacı kadına karşı şiddet olayının yaşanmasının önlenmesi, yaşanması ihtimalinde söz konusu şiddet eyleminin etkin ve hızlı bir şekilde kovuşturulması ve uzun vadede kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması olarak tanımlanabilir. Bu anlamda kanunun adının ve ruhunun aslında çok da uyum içerisinde olmadığını söylemek mümkündür.
Kadına karşı şiddetle mücadeleyi dar anlamda mücadele ve geniş anlamda mücadele olmak üzere iki başlık altında incelemekte fayda vardır.
Kadına karşı şiddetle geniş anlamda mücadele kadına karşı şiddetin temeline iner ve adeta toplumda bir dönüşümü hedefler. Bu dönüşümün temeliyse toplumsal cinsiyet rollerinin tasfiyesidir. Zira toplumsal cinsiyet rolleri ve kadına karşı şiddet sıkı bir ilişki içerisindedir ve birbirlerini beslemektedirler. Bu değişim ve dönüşümün sağlanmasında devlete birtakım pozitif yükümlülükler düşer. Eğitim müfredatının kadın-erkek eşitliği bilinciyle güncellenmesi, kadının sosyal hayata katılımın sağlanması ve buna yönelik teşviklerde bulunulması bunlara örnek olarak verilebilir.
Kadına karşı şiddetle dar anlamda mücadele ise münferit olaylar üzerinden gerçekleştirilen bir mücadeledir ve şiddet mağduru kadının ikincil mağduriyet yaşamasının önlenmesi, şiddet failine etkin ve caydırıcı cezalar verilmesinin sağlanması, namus gibi kavramların indirim sebebi sayılmasının mümkün olmaması gibi başlıklar bu çerçevede değerlendirilmektedir. Yani aslında kadına karşı şiddetle dar anlamda mücadelenin kadına karşı geniş anlamda mücadeleye hizmet eden bir yönü de bulunmaktadır.
Koruyucu ve önleyici tedbirler soruşturma ve kovuşturma aşamaları açısından ve dolayısıyla kadına karşı şiddetle dar anlamda mücadele için oldukça önemlidir.
Koruyucu ve Önleyici Tedbir Kararı Nereden ve Nasıl Alınır?
Koruyucu ve önleyici tedbirler ilgilinin talebi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Ayrıca şiddet fiili meydana geldiğinde veya meydana gelmesi riski bulunduğunda herkes durumu yetkili mercilere bildirebilir ve yetkili merciler gerekli reaksiyonları ivedilikle alır. Kamu görevlileri içinse bu hallerde bildirimde bulunmak bir yükümlülüktür ve bu yükümlülüğe aykırı davranılması halinde Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olan görevi kötüye kullanma (TCK m. 257) ve suçu bildirmeme (TCK m. 279) suçları gündeme gelebilecek ve cezai sorumluluk doğması ihtimaliyle karşı karşıya kalınabilecektir.
Her ne kadar kanunda açıkça belirtilmemiş olsa da yönetmelikte mülki amir ve hâkim tarafından bu kararların resen de alınabileceği hüküm altına alınmıştır. Kanaatimizce bu düzenleme yerinde ve gerekli bir düzenlemedir; tedbir kararlarına resen de hükmedilebileceğinin kabulü gerekir.
Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer aile mahkemesi hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.
Koruyucu ve Önleyici Tedbir Kararı Ne Kadar Süre İçin Alınabilir?
Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir. (m8/2)
Koruyucu ve Önleyici Tedbir Kararına Karşı İtiraz
Tedbir kararına karşı tefhim veya tebliğden itibaren iki hafta içerisinde aile mahkemesinde itirazda bulunmak mümkündür.
Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir. (m8/4)
Lehine veya aleyhine tedbir kararına hükmolunan kişiler tedbir kararına karşı itiraz edebileceği gibi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da tedbir kararına karşı itiraz edebilir.
İtirazda bulunulması veya tefhim/tebliğin hiç yapılmamış olması tedbir kararının uygulanmasına engel olmaz.
Koruyucu ve Önleyici Tedbir Kararına Aykırı Davranış
Tedbir kararına aykırılık halinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsi kararı verilebilmesi için yapılan tefhim veya tebliğde mutlaka bu hususa dair ihtarın yer almış olması gerekir. Aksi halde zorlama hapsi kararı verilemez.
Tedbir kararlarına aykırılık
MADDE 13 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç̧ oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.
(2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi on beş̧ günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.
Koruyucu Tedbir Kararları
Önleyici tedbirler şiddet failinin özgürlük alanına müdahale ederken koruyucu tedbirler yalnızca mağduru şiddetten korumaya yöneliktir.
Koruyucu tedbirler kural olarak hâkim kararıyla alınır. Ancak bazı hallerde mülki amir ve hatta gecikmesinde sakınca bulunan bazı hallerde kolluk amiri tarafından da koruyucu tedbir kararı verilmesi mümkündür. Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için delil veya belge aranmaz; şiddet mağdurunun beyanı esastır. Ancak açıkça temelden yoksun olan asılsız beyanlar koruyucu tedbir kararı için esas alınmamak gerekir. Koruyucu tedbir kararı verecek birimin şiddet fiiline/tehlikesine yönelik asgari ihtimalin varlığını araması gerektiği de öğretide savunulan görüşler arasındadır.
Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 3 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir:
- Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.
- Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.
- Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.
ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.
- Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş̧ imkânının sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç̧ kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü̈ içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırk sekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
Burada dikkat edilmesi gereken başlıca husus kanun koyucunun koruyucu tedbirleri örnek kabilinden saymış olmasıdır. Başka bir deyişle kanunda sayılan koruyucu tedbirler sınırlı sayıda değildir, hâkim somut olayın özelliklerine göre çeşitli koruyucu tedbirlere hükmedebilmek imkanına sahiptir. Ancak bu düzenleme mülki amirin şiddet mağduru bireye şiddet failiyle barışması/görüşmesi yönünde telkinlerde bulunması şeklinde kesinlikle anlaşılmamalıdır.
Kanunun 3. Maddesinin 2. Fıkrasında gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amirinin verdiği tedbir kararlarının mülki amirin onayına sunulması gerektiği ve bu onay alınmadığı takdirde alınan tedbir kararının 48 içerisinde ayrıca bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden hükümsüz hale geleceği açıkça düzenlenmiştir.
Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 4 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
- İşyerinin değiştirilmesi.
b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.
- 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.
ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış̧ rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.
Kanun Koyucu hâkim tarafından verilebilecek koruyucu tedbir kararları bakımından da tahdidi bir sayım yapmamış ve hâkim tarafından uygun görülecek benzer tedbirlere karar verilebileceğini hüküm altına almıştır. Bu noktada hâkimin mülki amirin verebileceği tedbir kararlarını evleviyetle verebileceğini de belirtmek gerekir. Yine hâkim yalnızca bir tedbir kararına hükmetmek zorunda değildir, gerekli olması halinde birden fazla tedbir kararına hükmedebilir.
Önleyici Tedbir Kararları
Önleyici tedbir kararları failin özgürlük alanına müdahale eder ve ancak hâkim kararıyla alınabilir. Fakat istisnai olarak bazı önleyici tedbir kararları gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amiri tarafından alınabilir ve bu kararlar en geç̧ kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü̈ içinde hâkimin onayına sunulur.
Hakim tarafından 24 saat içerisinde onaylanmayan kararlar ayrıca bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden hükümsüz hale gelir.
Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları
MADDE 5 – (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
- Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.
- Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.
- Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş̧ bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.
- Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış̧ olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.
- Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.
- Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
- Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.
ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan
silahı kurumuna teslim etmesi.
h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.
ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç̧ kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
(3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir.
(4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş̧ olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.